Epilepsi hastaları toplumda olumsuz ön yargıya sıkça maruz kalıyor ve bu yüzden mağdur ediliyor. Bu durum hastanın ve ailesinin yaşamını oldukça zorlaştırıyor. Oysa epilepsi hastaları uygun tedaviyle herhangi bir diyabet ve tansiyon hastası gibi günlük yaşamına devam edebilir.
Epilepsi, yaygın bilinen hali ile sara hastalığı beyinden kaynaklanan ve tekrar eden nöbetlerle kendini gösteren bir hastalık. Beynin normal işleyişindeki bir bozukluk ani ve aşırı bir elektrik boşalımına sebep olarak kişinin davranışında ve bilincinde değişiklik meydana getirebiliyor.
Bu nöbetlerin ataklar halinde tekrarlaması durumunun epilepsi hastalığı olarak adlandırıldığını söyleyen VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Hülya İnce epilepsi ile karışan durumlara dikkat edilmesi gerektiğini ve hastalığın çocukluk çağında yaşlara göre ayrıldığını ifade ediyor.
Çocuklarda epilepsi belirtileri nelerdir?
Yenidoğan döneminin en çok karşılaşılan paroksismal bozukluğu nöbet geçirmektir ve her 100 canlı doğan bebekte yüzde 1,8- 3,5 oranında görülür. Ateşli havale olarak adlandırılan durumlar 6 ay – 5 yaş arasındaki çocukların yüzde 4’ünde görülür. Bu çocukların yaklaşık yarısında ileride epilepsi geliştiği gözlenir.
Süt çocukluğu döneminde nefes tutma nöbetleri (katılma nöbeti), gastroözefagial reflü hastalığı, infantil mastürbasyon veya startle hastalığı gibi patolojik durumların yanında shaddering atak, benign ekstraoküler göz hareketleri, jitteriness (titreme) gibi fizyolojik durumlarla ayırımı yapılmalı. Oyun ve okul çağı çocuklarındaysa psikojenik nöbetler, kardiyak kaynaklı senkop, tik bozukluğu, gündüz hayali veya migren baş ağrısının öncüleri olarak tanımladığımız siklik kusma ve bening paroksismal vertigo ile ayırıcı tanısı mutlaka yapılmalı.
Bir olayın epileptik bir atak olarak değerlendirilebilmesi için öncelikle atak anında çocukta normalden farklı bir şeyler olmalı. Çocuğun hareketlerinde veya bilincinde “kesintiye uğrama” hali, vücudunda normalden farklı hareketlerin, kasılmaların, titremelerin veya sıçramaların varlığı veya normalden farklı olarak vücudunu kullanamama, hareket edememe şeklinde bir “atak, periyod” olmalı. Bilinç kapanması bazı nöbetlere eşlik etmeyebilir. Ergenlik dönemindeki bir hastada psikojenik nöbetler, kardiyak kaynaklı senkop, tik bozukluğu, hareket bozuklukları ve uyku bozuklukları sıklıkla ilk akla gelenler. Epilepsi teşhisi nasıl konulur?
Ayırıcı tanı listesinin bu kadar geniş olduğu bir durumda ancak hastanın ayrıntılı öyküsü detaylarıyla dinlenerek ve fizik muayenesi kapsamlı bir şekilde yapılarak doğru karara ulaşılabilir. Bu nedenle olayı gören kişinin anlatacakları hekim için çok değerli. Epilepsi, tekrarlayıcı (iki veya daha fazla), ani (bir olayla tetiklenmemiş) epileptik karakterde nöbetler geçirmek olarak tanımlanabilir.
Nöbet aralığının çok uzun olması tanı anında zorluk yarattığı için genellikle “bir yıl içinde geçirilen iki veya daha fazla nöbet” varlığı aranır. Tanı için elektroensefalografi (EEG) yönteminden faydalanılır. Ancak EEG’nin altın standart tanı değeri sadece nöbet anındaki çekimlerde bulunur. Nöbet geçtikten sonra yapılan EEG normal çıkabilir. Bu durum hastalığı dışlamaz. O nedenle, hastadan belirli aralıklarla 3-4 EEG kaydı istenir. Her EEG ile hastalığın saptanma oranı artar.