Gut hastalığı, kralların hastalığı ya da zengin hastalığı olarak bilinen padişahların ölümüne yol açmış şiddetli bir romatizma hastalığıdır. Damla hastalığı da denilen gut hastalığı, romatizmal hastalıklar kategorisinde yer alsa da metabolik bir hastalık olarak değerlendirilebilir. Erkeklerde daha yaygın şekilde görülen hastalık, kişinin iş ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyebilir.
Gut ürik asit birikimi ile karakterize çeşitli durumları ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Bu birikim genellikle kişinin ayaklarında meydana gelir. Gut hastalığı bulunan kişiler ayak eklemlerinde ödem ve ağrı hissedebilir. Ayak başparmağı bu rahatsızlıktan en çok etkilenen eklemlerin başında gelir. Gut atağında ani ve keskin bir ağrı meydana gelir ve kişiler ayakları yanıyormuş gibi hissedebilir. Gut hastalığı belirtileri gelip geçici özellik gösterse de belirtilerin kontrol altına alınabilmesi adına çeşitli yöntemler mevcuttur.
Gut Hastalığı Nedir?
Kronik (uzun seyirli) ve sık görülen bir eklem iltihabı olan gut hastalığı, monosodyum ürat adı verilen monohidrat kristallerin dokularda birikimi ile karakterize bir rahatsızlıktır. Tarihi çok önceki zamanlara dayanan gut hastalığı oldukça ayrıntılı şekilde çalışılmış ve kontrol altına alınabilmiş bir romatolojik hastalıktır.
Normal şartlar altında vücuttaki atık maddeler özellikle protein yapısındaki atıklar ürik aside çevrilerek vücuttan uzaklaştırılır. Ürik asidin atımında yaşanılan problemler ya da bu maddelerin çok fazla üretilmesi, kanda ve vücutta birikmeler ile sonuçlanabilir. Kan dolaşımındaki ürik asit miktarının normalin üzerine çıkması hiperürisemi olarak isimlendirilir. Bu durum zaman içerisinde gut hastalığına ilerleyerek oldukça ağrılı eklem iltihapları ile sonuçlanabilir.
Hiperürisemi aynı zamanda idrarın ve kanın oldukça asidik bir hal almasına neden olur. Bazı etler, bira gibi alkollü içecekler, sardunya ve kurutulmuş baklagiller ürik asit seviyesi yüksek gıdalar arasında yer alır. Diyet dışında genetik faktörler, aşırı kilolu olmak veya obezite ve stres gibi durumlar da kanda ürik asit düzeyinin yükselmesi ile ilişkili faktörler arasındadır.
Kanda aşırı miktarda bulunan ürik asit, doku aralıklarından sızarak eklem içinde ve çevresindeki yapılarda birikir. Eklemlerde birikmesi bu bölgelerde iltihaplanmaya neden olarak eklemde sıvı artışına, hareket kısıtlıklarına ve ağrılara yol açabilir. Özellikle ayak başparmağı ve diz eklemlerini tutan bu rahatsızlığa gut hastalığı denir. Bazen ürik asit böbreklerde de birikebilir. Bu durum böbrekte taş oluşumu ile sonuçlanabileceği için dikkatli olunmalıdır.
Gut Hastalığı Evreleri Nelerdir?
Gut hastalığı akut atak, interkritik dönem, kronik gut ve tofüslü gut olmak üzere 4 evre şeklinde seyreder.
Akut Atak: Hastalığın eklemde aniden başladığı ve 5-10 gün süren evresidir. Eklemlerde kısa süreli şişmeler ve ağrılar gözlenir.
İnterkritik Dönem: Hasta şikayetlerinin tamamen geçtiği evredir. Ancak bu evrenin hemen ardından tekrar şiddetli ataklar meydana gelebilir.
Kronik Gut: Ataklar arası zamanın giderek kısalması ve tedavi olunmaması durumunda, bir veya birden fazla eklemde kalıcı şişlik, ağrı ve hareket kısıtlanması yaşanabilir.
Tofüslü Gut: Hastalık ilerledikçe ürik asit eklemlerde ve çevresindeki dokularda aşırı şekilde birikir ve tofüs denilen şişlikler oluşturur. Tofüsler özellikle ayak baş parmağında, tarak kemiğinde, parmakların üstünde ve dirseklerin yanında ortaya çıkar.
Gut Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Sabaha karşı vücutta asit iyonları birikmesi sonucu eklemlerde şişlik oluşur ve şiddetli ağrılar meydana gelir. Hatta ağrılar o kadar şiddetlidir ki hasta uykusundan uyanır. Böbreklerde ürik asit birikimi nedeniyle oluşan bir gut hastalığı ise idrarda kan, taş gibi belirtilere ek olarak karın ve bel ağrıları yaşanabilir. Ağrılar kronik bir hale gelir ve eklemlerde biriken ürik asit, eklemlerin sürekli şişmesine yol açarak deformasyonlara neden olabilir.
Gut genel olarak bir eklem iltihaplanması (artrit) olarak kabul edilir. Atakların başlangıcı ani ve ağrılıdır. Etkilenen eklem bölgesinde yanma, sertlik ve şişme gibi çeşitli belirtiler meydana gelebilir. Gut hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Hatta bazı kişilerde asemptomatik (belirti vermeyen) bir seyir de izleyebilir. Bu kişilerde kanda ürik asit seviyesi yükselmiş olarak tespit edilirken gut hastalığına dair herhangi bir şikayet mevcut değildir. Ataklar sırasında oluşan belirtiler akut gut semptomları olarak isimlendirilir. Ağrı, kızarıklık ve ödem gut atağının temel belirtileridir. Özellikle geceleri başlayan atak sonrası kişiler, oluşan belirtiler nedeniyle uykusundan uyanabilir. Etkilenen bölgeye yapılan oldukça küçük temaslar bile dayanılmaz derecede şikayetlere neden olabilir. Aynı zamanda etkilenen eklemi hareketlerinde de bir kısıtlanma meydana gelir.
Akut gut atağında oluşan şikayetler tipik olarak tek bir eklemde ortaya çıkar. Ayak baş parmağı en sık etkilenen eklem bölgesidir. Şikayetlerin süresi genellikle 12-24 saat arasında değişkenlik gösterse de 10 gün boyunca belirtilerin devam ettiği ağır gut vakaları da mevcuttur. Hastalar akut gut atakları arasındaki sürede herhangi bir şikayetleri olmadan yaşamlarını sürdürür.
Tekrarlayan akut gut hastalığı atakları eklemlerde kalıcı hasara neden olabilir. Eklem ağrısının yanında, inflamasyon, kızarıklık, ödem ve hareket problemi gibi belirtiler zaman içerisinde iyileşirken etkilenen bölgenin cildinde soyulma ve kaşıntı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Ayak baş parmağı dışında vücudun diğer eklemlerini de tutabilen bu hastalıkta bilek eklemleri, parmaklar, dirsek, topuk ve ayağın üst bölgesi, gut hastalığından etkilenebilecek diğer bölgeler arasında yer alır.
Gut hastalığı atakları normalden daha sık meydana gelirse bu durum kronik gut hastalığı olarak isimlendirilir. Kronik gut atakları uygun tedavi almadığı takdirde ciddi sağlık problemlerine yol açabileceği için dikkatli olunmalıdır. Kronik gut hastalarında ağrı sürekli bir hal kazanmış olabilir, bu durumda kişinin uyku kalitesi oldukça olumsuz yönde etkilenir. Uykusuzluk sonucu halsizlik, stres artışı ve duygu durum değişikliği gibi sorunlar meydana gelebilir. Uyku kalitesi dışında yürüme, ev işi yapma ve diğer çeşitli normal gündelik aktiviteler de olumsuz yönde etkilenebilir.
Tofüs, ürik asit kristallerinin deri altında birikmesi ile karakterize bir kronik gut şikayetidir. El, ayak, bilek ve kulak bölgesinde meydana gelebilen tofüsler ağrılı olmayan ancak atak sırasında iltihaplanarak ödemlenen sert deri altı şişlikleri olarak ortaya çıkar. Tofüs büyümeye devam ettikçe çevresindeki cilt ve eklem dokularına zarar verebilir. Bu durumun ilerlemesi ile eklem deformiteleri oluşabileceği için uygun tedavi alınması oldukça önemlidir.
Kanda yüksek miktarda bulunan ürik asit böbrekler dışında akciğerlerde de birikebilir. Oldukça nadir görülen bu durum dışında kronik gut hastalarında katarakt ve kuru göz sendromu gibi farklı sağlık problemleri de oluşabileceği için dikkatli olunması önerilir.
Gut Hastalığı Neden Olur?
Gut hastalığının en önemli nedeni vücudun ürik asit üretiminin fazla olması veya üretilen ürik asidin böbrekler vasıtasıyla dışarıya atılamamasıdır. Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, aşırı alkol tüketimi, ani ve şiddetli seyreden hastalıklar, çeşitli ilaç tedavileri, eklem travmaları, cerrahi operasyonlar ve böbrek hastalıkları, kanda ürik asit miktarının artmasına neden olabilecek durumlar arasında yer alır. Yaşın ilerlemesi de gut hastalığına yakalanma riskini artırıcı etki gösterebilir. Gut bazı kişilerde ailesel geçiş gösterebilen bir rahatsızlıktır. SLC2A9 ve ABCG2 genleri başta olmak üzere düzinelerce farklı gen, gut hastalığına dair yatkınlık oluşmasına neden olabilir. Gut hastalığı ile ilişkili genler ürik asit metabolizması ile ilişkilidir.
Genetik faktörlerin etkili olabileceği gut hastalığının oluşumunda ailesel faktörlere ek olarak bazı hastalıkların da kolaylaştırıcı etki gösterebileceği kabul edilir. Obezite, diyabet, kalp, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol hastalarında gut hastalığı görülme riskinin daha yüksek olduğu rahatsızlıklar arasında yer alır.
Bazı rahatsızlıkların seyri sırasında vücutta ürik asit üretiminde bir artış meydana gelebilir. Anormal enzim aktiviteleri ile ilişkili olan bu durum genellikle lenfoma, lösemi, hemolitik anemi ve sedef hastalığı (psoriasis) gibi rahatsızlıklarda ortaya çıkar. Kanser hastalarında tedavide kullanılan kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları sonrası bir yan etki olarak ürik asit üretiminde artış meydana gelebilir.
Gut Hastalığı Tanısı Nasıldır?
Sinoviyal sıvı (eklem boşluğundaki sıvı) analizlerinde monosodyum ürat kristallerinin tespit edilmesi gut hastalığı için altın standart tanı yöntemidir. Bu tetkikte hekimler ince bir iğne vasıtası ile etkilenen eklem bölgesinden sıvı örneği alırlar. Sinoviyal sıvı akut gut alevlenmeleri sırasında sarı renkli ve bulanık bir görünüm kazanır. Kristal ve beyaz kan hücrelerini de barındıran bu sıvının mikroskopik incelemesi ile birlikte mikrobik etkenlere bağlı oluşan eklem iltihaplanmalarından ayrımı gerçekleştirilir.
Gut hastalığına tanısal yaklaşımda çeşitli laboratuvar çalışmalarından da yararlanılabilir. Beyaz kan hücresi sayısı, eritrosit sedimentasyon hızı (ESR) ve c-reaktif protein (CRP) gibi biyokimyasal belirteçler akut gut hastalığında faydalı olsa da bu hastalığa spesifik olmadıklarının unutulmaması gerekir. Kan testleri vasıtası ile ürik asit düzeyinin ölçülmesi oldukça önemli bir test olsa da bazen yanlış yönlendirmelere neden olabilirler. Bazı kişilerde kan ürik asit düzeyi yüksek olarak tespit edilmesine rağmen gut hastalığına dair belirtilere sahip değilken, bazı kişilerde kan ürik asit düzeyleri düşük olmasına rağmen gut hastalığı belirtilerinin meydana gelebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenlerle kan ürik asit seviyesinin ölçümü gut hastalığı tanısı için tek başına yeterli görülmese de bazı hastalarda gut seyrinin incelenmesi adına kullanılabilir.
Biyokimyasal tetkiklere ek olarak gut hastalığının tanısı amacıyla çeşitli görüntüleme çalışmalarına da başvurulabilir. Her ne kadar rutin olarak uygulanmasa da ultrasonografi kıkırdak bölgesinde biriken kristallerin tespit edilmesini sağlayabilir. X-ray grafiler diğer bazı eklem rahatsızlıkları ile gut hastalığının ayrımında fayda gösterebilen radyolojik tanı araçları arasında yer alır.
Gut Hastalığı Tedavisi Nasıldır?
Gut hastalığında akut ataklar sırasında ve ataklar arasındaki dönemlerde ayrı ayrı tedavi yöntemleri uygulanır. Ağrıların yoğun yaşandığı akut dönemlerde antiinflamatuar ilaçlar kullanılırken hastalığın gidişatına göre ilaç tedavisinde kullanılan ilaçlar hekimler tarafından değiştirilebilir. Non-steroid anti inflamatuar ilaçlar, kolşisin veya kortikosteroidler kişinin durumuna göre gut hastalığının tedavisinde başvurulabilecek ilaçlar arasında yer alır. Kolşisin etken maddeli ilaçlar gut hastalığına bağlı oluşan ağrının kontrolünde etkili kabul edilen iltihaplanma karşıtı ilaçlardır.
Bazı hastalarda gut alevlenmeleri oldukça şiddetli ve kronik bir seyir izleyebilir. Bu kişilerde meydana gelebilecek böbrek taşı, tofüs veya diğer gut ilişkili komplikasyonların önlenmesi adına vücutta ürik asit yapımını azaltan veya idrarla ürik asit atılımını artıran ilaçlara başvurulabilir. Ateş, deri döküntüsü, karaciğer iltihabı veya böbrek problemleri gibi yan etkiler ortaya çıkabilen bu ilaçların kullanımının doktor kontrolünde gerçekleştirilmesi oldukça önemlidir.
Fiziksel aktivite, atakların şiddetini artırabileceği için akut dönemde hastaların istirahat etmeleri önerilir. Gut hastalığında ilaç tedavisi kadar diyet tedavisi de oldukça önemli rol oynar. Gut hastalığı tedavisi için hastaların diyetisyen tarafından hazırlanan özel bir diyete uymaları, bol su tüketmeleri ve hafif egzersiz programları ile yaşam kalitelerini artırmaları önerilir.
GUT HASTALIĞI DİYETİ
Kişiye özel ve gut hastalığına uygun beslenme programının hazırlanması, alevlenmelerin sayısını azaltmak adına atılabilecek en önemli adımlardan biridir. Bu diyet ile birlikte kan ürik asit seviyesinin normal sınırlara çekilebilmesi amaçlanır.
Başta bira tüketimi olmak üzere alkol alımının kısıtlanması veya tamamen kesilmesi gut belirtilerinin iyileştirilmesinde önemli bir yaşam tarzı değişikliğidir. Buna ek olarak sıvı tüketiminin arttırılması, yağ oranı düşük süt ürünlerini tercih etme, pürin içeriği yüksek organ etleri veya yağlı küçük balıkların tüketiminden açınmak, protein kaynağı olarak baklagillerin tercih edilmesi ve karbonhidrat tüketimi için tam buğday ürünlerin veya taze sebze ve meyvelerin tüketilmesi diyet planı içerisinde yer alabilecek diğer uygulamalar arasında yer alır.
Diyette yer alan düşük pürin içerikli besinler 100 gramında 100 miligramdan az pürin içeren besinler olarak tanımlanır. Tüm meyveler gut hastalığı için sorun teşkil etmeyen besinler içerisinde yer alır. Kiraz meyvesi ürik asit seviyesi ve inflamasyon düzeyine yaptığı katkılar nedeniyle gut ataklarının önlenmesinde vücudun normal fonksiyonlarının desteklenmesini sağlayabilir. Patates, bezelye, mantar, patlıcan ve yeşil yapraklı sebzeler dahil olmak üzere tüm sebze ürünleri gut hastaları tarafından tüketilebilecek gıdalar içerisindedir. Meyve ve sebzelere ek olarak yumurta, mandıra ürünleri, kuruyemişler, kahve, çay ve yeşil çay, baharatlar ve bitkisel yağlar da gut hastalarının beslenme planı içerisinde yer alabilen gıdalardır.
VÜCUT AĞIRLIĞINI AZALTMAK
Fazlalık kilolar gut ataklarının meydana gelmesi için bir risk unsuru olabilir. Özellikle aşırı kilolu kişilerde meydana gelen insülin direnci yüksek kan ürik asit seviyesi ile ilişkili kabul edilen bir durumdur. Kilo kaybı ile birlikte kişiler hem insülin hormonuna karşı olan direnci kırabilir hem de ürik asit seviyelerinin daha düşük seviyelere gerilemesine katkı sağlayabilir.
Gut hastalarının kilo verme konusunda dikkat etmeleri gereken husus kilo vermenin hızıdır. Oldukça düşük kalorili beslenme ile hızlı şekilde kilo verme gut atağı gelişme riskini artırabileceği için dikkatli olunmalıdır.
EGZERSİZ YAPMAK
Düzenli egzersiz yapmak gut hastalığının ataklarına önlemek adına yapılabilecek bir diğer uygulamadır ve ürik asit seviyesinin düşürülmesine katkı sağlayabilir.
YETERLİ SIVI TÜKETİMİ
Günlük yeterli sıvı tüketiminin sağlanması gut atağı gelişme riskini düşürücü etki gösterebilir. Sıvı alımı ile birlikte kan dolaşımındaki ekstra ürik asitin böbreklerden atılımı kolaylaşır ve idrar ile uzaklaştırılır. Sıvı tüketimi özellikle terleme ile vücut sıvısının bir kısmını kaybeden düzenli egzersiz yapan kişilerin ihmal etmemesi gereken bir konudur.
ALKOL TÜKETİMİNİ SINIRLAMAK
Alkol, gut hastalığı için bilinen bir tetikleyicidir. Bu durumun nedeni vücudun alkol tüketimi ile birlikte vücuttan fazla ürik asiti uzaklaştırmak yerine alkolün atılmasına öncelik vermesinden kaynaklanır. Böylelikle alkol tüketimi ile birlikte yüksek miktarda kalan ürik asitin birikmesi ve kristal formuna dönüşmesi kolaylaşır.
Diyet, egzersiz ve diğer yaşam tarzı değişiklikleri gut ve diğer ürik asit yüksekliğine bağlı oluşan sağlık durumlarında oldukça etkili uygulamalardır. Bazı kişilerde ise yaşam tarzı değişikliklerine ek olarak medikal tedavi uygulamaları gerekli olabilir. Hekimler tarafından reçetelendirilen ilaçlara harfiyen uyulması tedavinin önemli bir parçasıdır.
Bir eklem iltihabı türü olan gut hastalığının belirtilerini kendinizde veya çevrenizde fark etmeniz halinde sağlık kuruluşlarına başvurarak uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri hakkında uzman hekimlerden yardım almanız önerilir.