En sık kan verme işlemi iki ay ara ile olmalıdır. Daha sık aralıklarla kan vermek sağlıklı değildir.
Kan bağışı sırasında ve sonrasında önemli bir sorunla karşılaşılması beklenmez. Nadiren baş dönmesi, terleme, çarpıntı, bulantı kusma, bayılma, kas spazmları, iğne giriş yerinde şişme ve morarma gibi sorunlarla karşılaşılabilir. Kan merkezi personeli bu tür durumlarda gerekli müdahaleyi yapabilecek bilgi ve deneyime sahiptir. Bağışçı, kan bağışı esnasında ve sonrasında yetkili personelin tıbbi tavsiye ve yönlendirmesine uymalıdır. Daha önce kan bağışında bulunmuş ve bir reaksiyon oluşmuş ise bu durum kan merkezi personeline bildirilmeli.
Kan bağışının, kan veren için yararları:
- Kan vermeden önce, sorgulama formuna verilen sağlığımızla ilgili bilgiler, boy, kilo, tansiyon, nabız, vücut sıcaklığı yanı sıra, kan grubu, kan sayımı (hemoglobin) ve serolojik tarama testleri ölçüldüğünden, mini bir Check-up da yapılmış olur.
- Kan verince, kan yapan doku ve organlar uyarılarak, yeni kan yapmaya sevk edilir; böylece kan hücreleriniz yenilenmiş olur.
- Düzenli kan veren kişinin, kalp krizi geçirme riskinin azaldığı yönünde araştırmalar bulunmaktadır.
- Özellikle bacaklarda olmak üzere damar hastalıklarını engellediği, bazı komplikasyonları önleyebileceği düşünülmektedir.
- Karaciğer, akciğer, kalın bağırsak gibi bazı kanserlerin gelişme riskini azalttığı yönünde çalışmalar devam etmektedir. Bu konuda, vücuttan kan verme ile kan demirinin uzaklaştırılması, hücreler için zararlı oksidatif ajanlara karşı vücut direncinin artışının, etkili olduğu gösterilmeye çalışılmaktadır.
- Kan kolesterol, trigliserid, şeker ve üre, kreatinin, ürik asit gibi metabolit düzeylerinin normalleşmesine olumlu etkisi olduğu, böylece metabolik hastalıkların da kontrol altında tutulmasına yardımcı olabileceği ileri sürülmektedir.
- Bir ünite kan bağışı ile birkaç hastaya yardım etme düşüncesi, insanı mutlu eder, psikolojik olarak rahatlatır. Kendi ihtiyacı olduğunda da kan bağışlayacak gönüllerin olacağına ümidi artar.