Ülser, mide veya duedenum’un (onikiparmak barsağı) mide asidi ve sindirim sıvıları (örneğin pepsin) tarafından harabiyeti sonucunda meydana gelen doku kaybıdır. Doku kaybı asit pepsinin etkisiyle daha derinlere inebilir. Enflamasyon dediğimiz yara meydana getirir.
Erozyon (erosion) ve Ülser (ulcus), deri ve mukozaların nekrozlu yangısıdır. Deri ve mukozalardaki yüzeysel nekrozla erozyon (erosion) denir. Yalnız epitel tabakası ortadan kalkmıştır (erozyonlu gastrit, erozyonlu stomatitler). Rejenerasyonla iz bırakmadan iyileşir ya da derinleşerek ülser halini alır. Bir ülserde, deri ve mukozanın epitel örtüsüyle birlikte daha derin katmanlar da nekroza uğrar, erir ve yerinde defekt bırakır.
Ülserlerin çapları genellikle birkaç mm’den 5-6 cm’ye kadar değişir. Değişik derinlikte olabilirler. Yüzeyden bakıldığında bir çöküntü şeklinde görülür. İç yüzünü gri-sarı renkli nekrotik bir tabaka örter. Akut ülserin derinliği az, biçimi düzensiz veya yuvarlakça, kenarları yumuşaktır.
Kronikleştikçe tabanında ve kenarında sikatris dokusu arttığından katılaşır, derinleşir, yuvarlak-oval biçim alır. Derin olmayan taze ülserler rejenerasyonla iz bırakmadan iyileşir (restitutio ad integrum). Örnek: tifo ülserleri. Daha derin ve kronikleşen ülserlerde sikatris meydana gelir ve üzeri rejenere olan epitelle örtülerek iyileşebilir. Sikatris dokusunun bol olduğu geniş kronik ülserler iyileşemez.