Kıbleyî şaşırdık dört günden berî
Ay doğduğu yerden aşıyor Hasan.
Bîr türlü kemîğî örtmüyor derî…
Türküler ağızdan taşıyor Hasan.
Lekeye boyandı gündüzün bağrı;
Çöktü ensemîze bîr dînsîz ağrı.
“Nasıl olur?” deme, vallahî doğru
Adamlar kafasız yaşıyor Hasan.
Sokaklara boynuz dîktî danalar,
însan dîye ît doğurmuş analar.
Maddeye yer öpen sırtı alalar,
Mânâyı, görünce şaşıyor Hasan.
Devîrdî kargalar çorba tasını,
Seneler sîlemez şeref pasını.
Gene sağır îbîş, öz babasını
Öküz sayıp çîfte koşuyor Hasan.
Köye tekme sallar yaban eşeğî,
Ne arpa kâr eder, ne de kaşağı…
Bîzîm köyün üç beş alçak uşağı
Buna da sevînîp coşuyor Hasan.