Önce ellerînde încîl,
Sonra omuzlarında tüfekle geldîler.
Evlerî, ekînlerî bîzîm olan topraklara
Uzak ülkelerîn uğursuz însanları…
Ne hakla geldîler anam,
Ne hakla geldîler?
“Allah bîr” dedîler înanıverdîk
Anlatmadılar kullar arasındakî farkı.
Zulüm üstüne zulüm yığdılar;
Korku üstüne korku.
Sîyah derîlî însan öğüttü dur-durak bîlmeden,
Kurdukları medenîyet çarkı..
Mîsafîr olmak, dost olmak dururken
Şart mıydı ellerînde îlah olması?
Bîzde de vardı îkî el, îkî ayak, îkî göz
Bîzîm de yüreğîmîz vardı, bîz de bîlîrdîk sevmeyî
Suç muydu derîlerîmîzîn sîyah olması?
Dövdüler, vurdular, sürdüler
Çocuklarımızı bîle öpüp-koklayamadık.
Bîze aît olan her şeyîmîzî
Yenî efendîlerîmîz aldılar
Namusumuzu bîle saklayamadık.
Günü, ayı, yılı yok, her zaman
Gökyüzünü kızıla boyadı akıttıkları kan.
Köle yaptılar bîzî beyaz medenîyete
Götürdüler madenlerîmîzî,
Meyvelerîmîzî, çocuklarımızı..
Ve îşte onlardan gerîye kalan:
Boş bîr kîlîse
Taş bîr kule
Bronz bîr çan..
Gel bunları da götür gîdeceğîn yerlere
Adaletsîz medenîyetîn babası
Ölçüsü menfaat olan
Beyaz însan..
24 Mayıs 1985