Ârif-i kâmil kelâmın duymağa irfân gerek,
sırr-ı muğlakdır gönülde zevk ile vicdan gerek!
Bir hazînedir tesavvuf, mâlik olmaz her hasîs,
bulmağa anı cihânda, bir yeğit sultân gerek!
İnci taşıyan sedefe, kavuşmak kolay olmaz,
bulunmaz nehr içinde, bahr-i bîpâyân gerek!
Ma’rifet da’vâsı eden, sahtekâr bilmezini ki,
kalbdeki arzûya elde, huccet-ü burhân gerek!
Arif gezer halk içinde, herkes tanımaz onu,
aşk ateşinde yanarak, hâk ile yeksân gerek!
Şöhretle övünen kimse, Hakdan nasîb alamaz,
bâtının umrânı için, zâhiri vîrân gerek!
Ölmeden önce ölerek, kabri ve haşri görüp,
Mâlik-ül-mülk huzûrunda, kalbi hem hayrân gerek!
İslâmiyyet sırâtı ile, nefs âteşinden geçip,
kalbi habâisden ârî, Ravda-i Rıdvân gerek!
Söylediğiişitdiği, her dâim fikr etdiği,
bî-kem ve bî-keyf olarak, hazret-i Rahmân gerek!
Ey Niyâzî, Hakka vuslat, herkese olmaz nasîb,
güneşden zıyâ alacak, ay gibi insan gerek!
Zi hicri dostân, hûn şüd derıın-ı sîne-i cân-ı men,
firâk-ı hem-nişînân suht magz-ı istihân-ı men.