Gözlerimi kapayıp, derin düşünüyorum,
hayâlimde, ruhumda, bir delîl görüyorum.
kalbleri temizliyen, bakışlar önündeyim,
Fakat bu, rii’yâ değil, bilmiyorum nerdeyim.
Hir teveccühle, gaflet perdelerini gideren,
bir tebessümle, sonsuz se’âdetleri veren.
İlin, irfan, keramet, hârikalar menba’ı,
hu dünyâ nazarında, sanki örümcek ağı.
Aşıkları ma’şûka, bu delîl kavuşdurmuş,
onun ardından giden, ebedî sultân olmuş.
Her sözünde ruhlara, âb-ı hayât damlıyor,
her kelâmı, kalblerden, pasları kaldırıyor.
Yalnız bir arzusu var, hir mahhûb peşindedir
tecellî ile yanan, dağın ateşindedir.
Sohbeti, ehl-i sofla, huzuru andırıyor
derdlere deva olan, tiryâki dağıtıyor.
(İnsanların üstünü, doğru yolun rehberi
hayât sırrını çözen, ur illerin ser veri.
Cüze İlerin güzeli, ruhların tek matlûbu,
değil mahlûkun yalnız, Hâl ıkın da mahbûbu).
Ya’nı, Resulullahı, gösteren aynadır hu!
hadîsde bildirilen, (Sıla) sâhibidir bu!
İki bin müceddidi, o vâris-i enbiyâ,
hürmeti için yâ Rab, bizi ondan ayırma.