Bu hâllerin, zevklerin, tercümânı
Mektûbât, kitabıdır ki, ondan neşr oluyor füyûzât.
İlâhî nûrlar ondan yayılıyor cihâna,
her ne müşkilin varsa, yalnız sen başvur ona.
Onu çok oku dostum, bak nûrla dolacaksın,
bizzat musannifinden, feyizyâb olacaksın.
öyle kitâbdır ki o, misli islâmiyyetde,
ne mâzîde yazılmış, ne yazılır âtîde.
Kur’ândan, hadîslerden sonra gelir bu kitâb,
herkese var içinde, kendine göre hitâb.
İlm, ihlâs menba’ı, hârikalar diyârı,
onda bulur arayan, eşi olmıyan yârı.
Kayyûm-i âlem diyor, her mektûbu babamın,
bir deryâ-yı muhildir, sonu görünmez ânın.
Tarikat ve islâmiyyet, vasi olmuşdur burada,
Se’âdet menbaıdır, dünyâda ve ukbâda.
Budur Tabîb-i hâzık, budur her derde devâ,
budur kalblere şifâ, budur rûhlara gıdâ.
Budur Hakkın sevdiği, sevgililerin sözü,
budur islâmm aslı, hem de irfânın özü.
Budur Evliyaların, çeşid çeşid lisânı,
Ehl-i sünnet yolunun, gâyet açık beyânı!
Aşkla yanan tâlibe, en iyi haber budur,
bilinmiyen yollarda, sâlike rehber budur.
Gece gündüz dâimâ, oku bu Mektûbâtı,
gayret et duymak için, o lezzeti, o tadı.
Oku, gülen gözlerin yaş doluncaya kadar,
oku, hakîkî aşka, kavuşuncaya kadar.
Oku, elbet o güzel, birgün rû-nümâ olur,
muhabbetle okuyan mâsivâdan kurtulur.
Saatlerce, günlerce, hep onunla meşgul ol,
bu sözler te’sîriyle, açılır kalbe bir yol.
Bir kalb ki, meşgul olur, bu ma’nâyla her zemin,
elbet imdada gelir, birgün bunları yazan.