Ey gönül, yaktı vücûdüm, o gizli nârın senin,
fışkırıp çıkdı semâya ah ile zârm senin!
Çok garîb bir divânesin, niçin hiç uslanmazsın?
Herkesin rüsvâsı oldun, yokmudur ârın senin?
Ebedî aşk tuzâğına düşdüğün günden beri,
meyvemi verecek aceb, soldu behârın senin?
Alamadı hiçbir kimse, sonsuz sırrından haber,
saçmadı bûy-i letâfet, misk-i tâtârın senin.
Haklısın sen! Kıssa-i çânânı izhâr eyleme!