Muzdarib bir gönülle, kâbûslu hayâllerle,
vuslat-ı cânâna ve gülistâna elvedâ!
Gizli âh çekmelerle, içli iniltilerle,
zevkine doymadığım nevbehâra elvedâ9!
Gökler karardı yine, hiçbir yer görünmiyor,
mübhem bir kuvvet beni, her an geri çekiyor
Madem ayrılacaktın, yâ niçin geldin diyor,
bastığın aziz taş ve topraklara elvedâ!
Göz yaşım ummân oldu, yol vermiyor geçeyi
ayrılıp, göz nûrumdan, ben nereye gideyim?
Bu tir âk ateşiyle, yanıp yanıp biteyim,
hergün yeniden doğan arzûlara elvedâ!
Zulmet basdı cihânı, bütün emeller söndü,
kalbim kan ağlar dâim, rûhum çılgına döndü.
Demek ayrılık geldi ve bana yol göründü,
bu derdsiz yolculara, bu yollara elvedâ!
Son bir def’a bakayım, o hüsn-i cemâline,
bir nazarın değişmem, bütün dünyâ mâline,
İster gülsün gâfiller, bu âşıkın hâline, bundan
böyle neşe ve sürûrlara elvedâ!
Rabbimden diliyorum, yakınlara gelmeni,
âh yine görebilsem, dünyâ göziyle seni!
Ayrılık pek yakıyoral bağrına bas beni,
fâidesiz hayâllere, hulyâlara elvedâ!
Gözün, gönlün arkada, nereye gidiyorsun?
bakmağa kıyamazken, nasıl terk ediyorsun!
(Allaha ısmarladık!) düşün kime diyorsun!
asisiz, hakikatsiz, rü’yâl ara elvedâ’!