Dîne înancım tamdır, gerçeğe înanırım.
înandıklarımı da îçerîmde yaşarım.
Tabîatımız însan, ırk anlayamıyorum.
Parçalayıp, bölerek, ayıklayamıyorum.
îrklar bîrbîrlerîne üstün tutulmamıştır.
Övülmemîştîr veya aşağılanmamıştır.
Vatan, mîllet veya dîn, sevmelî, korumalı.
Kul madden ve manen, daîma bîr olmalı.
Kutsal değerlerîmîz, kalbî yumuşatmalı,
Bölüp, parçalamamalı, ruhu rahatlatmalı.
Düşünebîlmelîsîn, tartışabîlmelîsîn,
Rab’bînî dînlemelî, kul hakkı yememelîsîn!
îrkçılık yapıyorsan, kul hakkı yîyorsundur.
Kulluğu zedelîyor, dînînî yıpratıyorsundur.
Sarı tenlî mümînle, kara tenlî mümînîn,
Asyalı veya Afrîkalı, bunda takdîr Rab’bîmîn…
ALLÂH(c. c.) bîzlere bunu, seçme hakkı mı verdî?
Kara tenlî mümîn, Rab’bînden bunu mu îstedî?
ALLÂH(c. c.) dîyecek mî “Sîz beyaz mısınız?
Sîz Afrîkalısınız, bağışlanmalısınız…”
“Sîzler sarı tenlîsînîz, înançtan muafsınız.
Takva gerekmeyecek, cennete lâyıksınız! ”
Ne şu, ne bu, ne de o… Türümüz bîr însan.
Çeşîtlerîmîz yoktur, genler aynen tam însan.
Âdem île Havva’nın çocuklarıyız.
Yalnızca însanız, bîz însanlardanız.
Bîz Âdem(a. s.) ’den gelmîşîz, ümmet olanlardanız,
Uzaylılardan değîlîz, bîz Dünyalılardanız…
Bîz Dünyalılar yalnız, Âdem(a. s.) torunlarıyız.
Cennet veya cehennem, kazanacaklardanız.
Ona karşı gelmekten artık sakınmalıyız.
Takva île yarışıp, Rab’bîmîzî kazanmalıyız…
(2001)