ALLÂH(c. c.) ’a inanmada,
Hissin önemi pek yok,
Çünkü yanılabilir,
Görmek, duymak, koklamak,
Tatmak ya da dokunmak…
Rahatlıkla kanılır,
Patates ile elma,
Kapat gözünü ve tat,
Koklarız yanılırız…
Hangisi patatestir?
Veya hangisi elma?
Tatma veya koklama,
İnsanı yanıltmıştır…
Bazen hayal görürsün,
Gerçek der inanırsın,
Hatta yemin edersin,
Oysa aldanmışsındır,
Gözle yanılmışsındır…
Ses duyarsın gaipten,
Beyninde oluşmuştur,
Oysa ne bir ses vardır,
Ne de konuşan biri…
Duyduğuna inanmış
Ve de inanmışsındır,
Ya da aldanmışsındır,
Belki aklın gecede,
Gördüğün o farede…
Arkanı dönmüş iken,
Dokunursun bir şeye,
Aklında o fare var,
İrkilirsin, sıçrarsın,
Dokunmayla yanıldın,
Çorabı fare sandın…
Tüm hayvanlarda his var,
Hayvana yeterlidir,
İnanıp inanmama,
Onlar: İlgilenmezler,
Müminler için ise,
İnanmak yeterlidir…
İnanmak hep üstündür,
İnanmak en yücedir,
Beş duyu geçersizdir,
Görmeğe ne gerek var,
ALLÂH(c. c.) ’ı, peygamberi,
Görmeyenler de var,
Ama inanıyorlar,
İnanmak beyindedir,
Kalptedir ve ruhtadır…
Duyularımız,
İnanca engel değil,
İnancın yolu kalpte,
İnancın yolu ruhta…
Mümin Hakk’a inanır,
Gafil ise tartışır…
Neden görmüyorum?
Neden duymuyorum?
Çünkü sen hiç görmezsin!
Çünkü sen hiç duymazsın!
Görsen bile gizlersin!
Kısaca sen inançsızsın…
(1998)