İçeride ve dışarıda;
İki dünya varmış meğer
Aç gözlerini kal dış dünyada,
Yum gözlerini uykunu uyu iç dünya yaşamaya değer…
İç dünya kısa süren bir uyku gibidir,
Biz ona sadece rüya diyoruz.
Dış dünyanın varlığını, hatırlatırlar bize.
Ve dış dünyayı kısa bir uyku gibi tattırırlar.
Keşke bazen açılmasa gözler, hep içeride kalınsa denilir…
Acıları acı gibi değildir, iç dünyanın.
Biz, onları tattığımızı zannederiz.
Sadece hayalini anlatırlar, acının ve tatlının…
Bazıları da iç dünya da acı çektiklerini zannederler.
Nerede acı çekildiğini bazen anlayamayız bile…
Derin uyku uyuyan bir kişi,
Sanmaz ve düşünemez iç dünyada olduğunu,
Bâtılda ise yer, içer, eğlenir, iç dünya rahat gelir, hoş gelir,
Bir de inkâr eder, dış dünyanın varlığını,
Vakit biter, sanki bir ses gelir dış dünyadan: “Kalk.”
Kalkarsın, derhâl doğrulursun yerinden dış dünyaya.
Elinde değildir, birden uyanıp, doğrulman,
İç dünyadan, dış dünyaya…
Uyanınca başlamıştır, bütün zorluklar.
Asıl acılar, asıl pişmanlıklar,
Bazen olur geç kalmışlığının, faturası ödenir…
Bazen de içimize şüphe düşer ya dış dünya da bir uykuysa?
Bazen de hemen fark edebiliriz,
Her iki dünya da sanal birer uykudur,
Seçemeyiz bile her ikisini de eşit biliriz,
Hangisi sanal, hangisi gerçek bir türlü seçemeyiz bile,
Yarın hakikate uyanacağız Ahirete ve farkına varacağız.
Çünkü şimdi uykudayız, daha uyanamadık…
Defalarca her gün hatırlatılsa da, uyanınca inkâr edilecek,
Gerçek uyananları defalarca görüyoruz,
Ardından bakıyor ve üzülüyoruz.
Cenaze namazlarını kılıyor ve onları uğurluyoruz,
Uyanacağımız gün inkâr edilemeyecek,
Ne iç dünya, ne dış dünya, Ahirette görüşeceğiz.
Burada her şey uyku, hakikat yalnız orada…
(Eski Şiirlerimden:1990)