Ey gafîl şunu bîl kî bîzler günahsız doğduk,
Rab’bîmîzce sevîldîk, Rab’bîmîzce korunduk…
Şeytan bîze göz kırptı, yolumuzdan ayırdı,
Davetîye gönderdî, bâtılda kî yoluna aldı…
înkâr edîşîmîzde, nefîsle ahbap olduk,
Kîbîr, gurur, şîrk derken vîcdansızlığı bulduk…
Ruhumuz ıslah olmaz, kötülük engellenmez,
Ahlâk, merhamet, vîcdan, adalet, hîç gelmez…
Merhametle yaklaşıp, îyîlîk etmemîz gerek,
Kalplerî, kırmadan, adîl olmamız da gerek…
Fakat bu mümkün değîl, bîz kırar ve dökerîz,
Şeytan emîr verecek, zalîm de bîlîneceğîz…
Tevazuu hîç bîlmeden, bazen încîtîyoruz,
Bağışlayamıyoruz ve hîç affedemîyoruz…
Dünya değîl cehennem, boşuna oynamışsın,
Hakk’ı yaşamamışız, gerçeğe înanmamışız…
Aldanmak zor meslek, sonunda cehennem var,
Kalbînde ruhî boşluk, bîr de meçhul korkun var…
Çünkü nefîs îsyankâr, nefsîmîzdîr aldatan,
Rab’be îsyan ettîrtîp, ruhunu da kandıran…
Gel artık merhamete, gezegen yıpranmasın,
Vîcdanın yumuşasın, günahların azalsın,
Kullar kî çok nefîs kâr, tövbekâr da olmuyor,
Rab’bîm emîrler vermîş, emîr dînlenîlmîyor…
Günahkâr bîr şaîrîm, günahlarımı saydım,
Hesabım var nefsîmle daha yok sayamadım…
Cennet oldukça genîş, ruhumu adamışım,
Hakîkatî anladım, henüz daha yaşayamadım…
(1995)