Bîr hadîs kâfîre der: “Hîçbîr şey eğrîltemez,
Söküldüğünde îse, her şeyîyle sökülür,
Dîmdîk duran bîr ağaç, büksen hîç bükülemez,
Erze ağacı gîbî, bîr defada sökülür…”
“Mümînîn mîsalîyse, ekîn demetî gîbî,
Rüzgâr onu eğrîltîr, kîmî kez yere yıkar,
Kîmî kez de doğrultur, hayatı böyle gîbî,
Ecelî gelînceye kadar, düşer, doğrulur, kalkar…”
Kâfîr kî esasları, kabul ve tasdîk etmez,
Erze ağacı gîbî, dîmdîk durur bükülmez,
Sonrasında sökülür, köklerîyle bîrlîkte,
Anladığım kadarı, değîldîr hîç yenîlmez…
Yanî kâfîr kaybeder, ömrünü heba eder,
Akıl île çözemez, her şeyînî înkâr eder,
İnkârını açıklar, gerçeğî değerlendîrmez,
Rabbîne îman etmez, yolundan da men eder…
Bîn şükür kî Rab’bîme değîlîm erze ağacı,
Pek sağlam da sayılmam, Rab’bîn katında,
Büyük günah îşlemem, belkî kılmadıklarım,
Eskî îsyankârlığım, hepsî bu onun katında…
(1995)