Sincap kararlılığında yaşamış, aşık olmuş, şiirler yazmış gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden biri olan Türk şair Nazım Hikmet Ran, daha çok Nazım Hikmet olarak bilinmektedir. Nazım Hikmet hayatı boyunca bir çok güzel şiirler ve eserler yazmıştır. 15 Ocak 1902’de Selanikte doğan Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963’te Moskovada sürgünde öldü.
Dünyaca ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır. İşte Nazım Hikmet’in yazdığı Sesini Kaybeden Şehir isimli şiir sözleri..
Adedi devir
sıfır.
Şehir
sustu.
Kenetlendi nokta nokta şehrinin
asfalt-beton çenesi:
bin dokuz yüz nokta nokta senesi
nokta nokta
ayında..
Cadde boş.
Bir uçtan bir uca koş.
Cadde boş
bomboş
cebim gibi…
Kesildi akmıyor su…
Ne bir motor uğultusu
ne dönen bir tekerlek var.
Rüzgâr:
sürüklüyor asfaltta Mister Ford’un adını:
duvarlardan kopan renkli bir ilân kâadını
kaldırımda savuruyor…
Üç adam.
Üç adam duruyor:
Birincinin kolunda kırık bir
keman var,
ikincinin başında silindir
sırtında frak,
üçüncü kıllı bir maymun gibi çıplak..
Sokak.
Sokakta ıslık çalarak
enseni kaşıya kaşıya.
geç karşıdan karşıya.
Yok ezilmek korkusu..
Ne bir motor uğultusu
ne dönen bir tekerlek var..
Rüzgâr:
çatıyor git gide kara kaşlarını.
Kesmiş düdük sesleri köşe başlarını.
Üç adam…
Üç adam duruyor
ve bir sarhoş türküsünü söyliyerek
topuklarını yere vuruyor..
Caddenin ortasında bağırıp durmayın,
topuklarınızı yere vurmayın,
NAFİLE
asfaltı getiremezsiniz dile!!
NAFİLE
konuşmaz sesini kaybeden şehir:
okşamazsa eğer
ONLARIN
ceplerinde kilitlenen elleri
bakır telleri..
Üç adam
Üç adam duruyor:
birincinin kolunda kırık bir
keman var,
ikincinin başında silindir
sırtında frak,
üçüncü kıllı bir maymun gibi çıplak…
Üç adam
kayboluyor karanlıkta sallanarak,..
VEDA
Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın…
Sizi canımda
canımın içinde,
kavgamı kafamda götürüyorum.
Hoşça kaim
dostlarım benim
hoşça kalın…
Resimlerdeki kuşlar gibi
dizilip üstüne kumsalın,
mendil sallamayın bana.
istemez…
Ben dostların gözünde kendimi
boylu boyunca görüyorum…
A dostlar
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a!.!!.
Tek hecesiz elveda…
Geceler sürecek kapımın sürgüsünü,
pencerelerde yıllar örecek örgüsünü.
Ve ben bir kavga şarkısı gibi haykıracağım
mapusane türküsünü.
Yine görüşürüz
dostlarım benim
yine görüşürüz…
Beraber güneşe güler,
beraber dövüşürüz…
A dostlar
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a..!!.
ELVEDA..!!…
KEREM
GİBİ
Hava kurşun gibi ağır!!
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit
meğe
çağırıyorum…
O diyor ki bana:
-Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana…
«Deeeert
çok,
hemdert
yok»
«Yürek-
-lerin
kulak-
-ları
sağır…
Hava kurşun gibi ağır»…
Ben diyorum ki ona:
__ Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana.
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karan
lıkla r
aydın-
-lığa..
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum…
1930 Mayıs
NİKBİNLİK
Güzel günler göreceğiz çocuklar,
güneşli günler
göre
ceğiz…
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere
süre
ceğiz…
Açtık mıydı hele bir
son vitesi,
adedi devir.
Motorun sesi.
Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir
ne harikuladedir
160 kilometre giderken öpüşmesi…
Hani şimdi bize
cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
yalnız cumaları
yalnız pazarları..
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
ışıklı caddelerde mağazaları,
hani bunlar
77 katlı yekpare mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
açılır kara kaplı kitap:
zindan..
Kayış kapar kolumuzu
kırılan kemik
kan.
Hani şimdi bizim soframıza
haftada bir et gelir.
Ve
çocuklarımız işten eve
sapsarı iskelet gelir..
Hani şimdi biz…
İnanın:
güzel günler göreceğiz çocuklar
güneşli günler
göre-
-ceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
ışıklı maviliklere
süre
ceğiz
1930
İHTİLÂLİ KEBİR
Dördü de önümdeydi.
Kan içindeydiler.
Severim kam:
anamın rahminde olduğu
ve giyotin sepetine dolduğu
için…
Dördü de önümdeydiler.
Kan içindeydiler.
Yetiştim onlara,
omzuma değdıler:
«Kahrol Danton.
ölmelisin Robespiyer’im…
Yaşasın Marat!
Ben Baböf’le beraberim»
dedim
ve geçtim onları…
Robespiyer, Danton,
Baböf, Marat…
Ne başlangıç, ne son,
doğan, ölen, be anaçkom,
doğan, ölen, doğan hayat…
1930 Mayıs
ARİFE
Bu gece değilse
yarın
gece
gireceğim kodese…
İçimde yaprak kımıldamıyor..
Deliksiz uyku gibi rahat
geniş
içim…
Rahat
geniş
içim:
havalarda mavilikleri
yeni doğmuş bir çocuk gibi
seyredişim-
-den…
Dün
ben
şehrin meydanına gidip:
«Onlar için
kardeşlerimizi öldürmiyelim,
ölmiyelim!»
dedim.
Ve bu gece değilse
yarın
gece
gireceğim kodese…
İçimde yaprak kımıldamıyor…
Ellerimi başımın altına koyuyorum…
Denizi duyuyorum…
Uyuyorum…
1930 Haziran
BELKİ BEN
Belki ben
o günden
çok daha evvel:
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım.
Belki ben
o günden
çok daha sonra:
matruş çenemde ak bir sakalın izi
sağ kalacağım…
Ve ben
o günden
çok daha sonra;
sağ kalırsam eğer,
şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
duvarlara,
son kavgadan sonra benim gibi sağ kalan
ihtiyarlara
bayram akşamlarında keman
çalacağım…
Etrafta mükemmel bir gecenin
ışıklı kaldırımları
ve yeni şarkılar söyleyen
yeni insanların
adımları..