Şairliğe îlk on yedi yaşında başladı. Âsıl adı Ahmet Necip Fazıl Kısakürektîr, Türk şâir, yazar ve düşünür. Tarih boyunca bir çok eserlere imza atmıştır. İşte şiirleriyle kendinden söz ettiren Necip Fazıl Kısakürek tarafından kaleme alınan Savunmalar 3 (Sümerbank Davasından) adlı sözleri.
Latinlerin (Ekuitas) , Fransızların (Ekite) , Türklerin de Hakkâniyet dediği ulvî ölçüden, şimdi bize tayini gereken cezayı isteyeceğiz.’ Bu zamana kadar üzerinde gezindiğimiz girift ve muğdil mânalar, Hakimin işte bu hakkaniyet ölçüsüne göre üstünde oturduğu büyük ve şâmil selahiyet, her sahayı toplayıcı geniş takdir ve idrâk makamının icabına göre ayarlanmıştır. Medeni kanunun 4’üncü maddesi, hakime ‘hakkaniyetle hükmedeceksin’ onu birbirine mücavir sebepler ve manalarla ihtilata sevketmiş, bütün bunlardan süzülecek müstakil bir vicdan temsil etmiye memur kılmış, böylece hakime bütün sadet ve mevzuları içine alan büyük ve ana mevzu, münhasır ve mücerret idrak ve takdir sadedi hakkını vermiştir.
Şimdi biz bu haktan ne istemeliyiz? … Eğer kanunlara göre, ceza hakiminin rolü, sadece suçun olup olmadığını tesbitten ibaret olmasaydı da, emme – basma tulumbalar gibi, hakim, hem suçun mevcut olup olmadığına, hem de suçsuzun hangi mükafata ehil olduğunu hükmetmek mevkiinde bulunsaydı, isteyeceğimiz beraatimiz değil, Sümerbank’ın ‘berayı ıslah’ elimize tevdii olurdu.
Pek Muhterem Hakim;
Dünya fikir ve hukuk aleminin en büyük müdafaalarından biri, büyük mütefekkir Sokrat’ın (Apoloji) sinden şu birkaç satırı okumama izin istiyorum:
‘Ben ne gibi bir cezaya mı müstahakım? Ömrüm boyunca dilimi tutmadığım için? .. Paraya, mala, hatipliğe ve memlekette durmadan ortaya çıkan türlü türlü rütbelere, entrikalara ve fırkalara bağlanmadığım için? .. Bu gibi faaliyetler altında yaşamayı kendime yakıştırmadığım, kendimi böyle bir hayat sürmeyecek kadar şerefli saydığım için… Kendimi böyle şeylere verecek olursam ne kendime, ne de size bir faydam olur diye onların hepsinden uzak kaldığım için? .. Bütün bunlar için ben ne gibi bir cezaya mı müstahakım? ..’
Ve yine Sokrat cezasını tayin eder:
– ‘Bana (Pityon) da, Millet Sarayında ziyafet çekiniz! ‘
Muhterem Hakim son cümlemi arzediyorum:
BEN, TÜRK VATANDAŞI VE MUHARRİRİ NECİP FAZIL, EN FEVKALADE MİKYASTA DOLDURDUĞUNUZU SEZDİĞİM TÜRK KAZA MEVKİİNİN BİR MÜMESSİLİNDEN BERAATİMİ İSTEMEYE UTANIRIM. HAKKIN BU KADAR GÜR SESLİSİNİ VE AÇIĞINI İSTEMEK SANKİ HAKİMDEN ŞÜPHE ETMEK GİBİ BİR HİS VERİR BANA…
TAKDİRİNİZİ BEKLİYORUM… ‘