Sezai Karakoç oldukça parlak bir eğitim hayatı geçirmiş, çeşitli dergilerde çalışmış, onlarca kitap yazmış, Türkiye’den ve dünyadan çeşitli sanat ödüllerine layık görülmüştür. Türk şairlerinden biri olarak gösterilmekte, aşıladığı birlik bilinci ile ne kadar büyük bir düşünür olduğunu ortaya koymaktadır. Sezai Karakoς, şairin şiir anlayışı genel ςizgilerini, pergünt üςgeni dediği üς ilkeyle anlatır. İşte Sezai Karakoç tarafından kaleme alınan şiirlerinden köşe şiirinin sözleri..
1.
Saçlarını kîmler îçîn bölük bölük yapmışsın
Saçlarını ruhumun evlîyalarınca örülen
Tarîf edîlmez güllerîn yankısı gözlerîn
Gözlerîn kaç kîşînîn gözlerînde gezînîr
Sen kaç köşelî yıldızsın
Fabrîka dumanlarında resmîn
Kîrlî ve temîz harîtaları doldurmuşsun
Hâtırasız ve geleceksîz bîr îç denîz gîbî
Aşka veda etmîş topraklarda durmuşsun
Benîm geçmîş zaman îçînde yan gelîp yattığıma bakma
Ben geleceğîn kara gözlü zalîmlerîndenîm
Bîr tek köşen bîle ayrılmamışken bana
Var olan ve olacak olan bütün köşelerînîn sahîbî benîm
Ben geleceğîn kara gözlü zalîmlerîndenîm
Sen kaç köşelî yıldızsın
(1954, Nisan)
2.
Evlerinin içi ayna döşeli
Ayna hâtıra gözler ve sevmek
Benim aşkım bin bir köşeli ah bin bir köşeli
Bir köşe gidince bin köşe yeniden gelecek
Ayna hâtıra gözler ve sevmek
Evlerinin içi kabartma bahar
Köşelerinde keklik gibi bakıp duran saksılar
Halıları öpe öpe nakış yapar nakış gibi ayaklar
Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar
Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar
Evlerinin içi yeni güllerden
Görülmemiş güneşleri görülmemiş gözlerine getiren
Sağ köşedeki entari sol köşedeki şapka
Beni katil suların ortasına bıraka
Katil sular güneşi gözlerinden götüren
Evlerinin içi gurur döşeli
Benim aşkım bin bir köşeli ah bin bir köşeli
(1954, Mayıs)
3.
Sen geldin ve benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi ve üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
Bulutlar geldi altında durduk
Konuştun güneşi hatırlıyordum
Gariptin yepyeni bir sesin vardı
Bu ses öyle benim öyle yabancı
Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı
Dişlerin öpülen çocuk yüzleri
Güneşe açılan küçük aynalar
Sert içkiler keskin kokular dişlerin
İçinden geçilen küçük aynalar
Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı
İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı
Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı
Sen geldin benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
(1954, Mayıs)
4.
Taşların ortasında Leylâ’nın gözleri
Leylâ köşe köşe göz göz şiirin ortasında
Ben Leylâ’yı bulduğumdan yahut kaybettiğimden beri
Leylâ ya o adamın bardağında ya o dağın ortasında
Ben Leylâ gibi güneş doğarken uyanamam
Şehir gece gündüz benim içime uyur
Leylâ’yı götürüp Londra’nın ortasında bıraksam
Bir bülbül gibi yaşamasını değiştirmez çocuktur
Leylâ diyorsam kesik yanaklarıyla Leylâ
Üç köşeli dünyasıyla
Okuyla yayıyla yaylasıyla acımasıyla
Leylâ diyorsam şu bizim gerçek Leylâ
Biz seni işte böyle seviyoruz Leylâ
O gitti bize ağlamak kaldı kala kala
(1954, Aralık)
5.
Beni yeraltı sularına karşı iyi savun
Tırnağını taşa sürten yitik keçilere karşı
Bu çeşmenin üç köşesinden hangisinden su içecek
Senin bahtsız ve mesut Eyyub’un
Atların en güzel biçimini sessizce kalbime indiriyor
İçimde İstanbul çalkanırken bozbulanık çeşme
Bir dans için can vermeğe hazır bekliyorum
Sen orda gelirayak kuklalara insan gibi konuşmasını öğretme
Su akıyor birikiyor kan lekeleri
Kurtulsam diyorum bir eser buna engel
Öyle büyüyor öyle çoğalıyorsun
İstanbul kalmıyor
Hangi köşesinde huzur o köşesinde sen
Hangi köşesinde yeni çağlara uygun odalar
Ben bölünmez bir şairsem
Sen bölünmez bir anne
Bir çeşme
1956, Haziran